Puerto Princesa International Airport
Ne güzeldi Palawan adası, Puerto Princesa’da yürümek, El nido’da denize girmek, yeşil ve güzel yollar… Her güzelliğin elbet bir sonu oluyor. Bu güzel şehirden ayrılma vaktim ve şimdi Cebu City’e varıştaki maceralarımı anlatan bir makale yazalım.
Bamboo Hostel maceramı biliyorsunuz, bilmiyorsanız aşağıdaki link’e tıklayarak okuyabilirsiniz.
Sabah kahvaltımı yapmış, kahvaltıdan sonra ağaç altında konaklama imkanımı kullanıp biraz daha yatmıştım. Hava alanı kaldığım yere yaklaşık 2.5 Kilometre mesafe’de olunca elbetteki benim gibi bir gezgin için yürümek sıradan bir durum… Kahvaltı, dinlenme, hostel’den ayrılış ve hava alanına kadar yürüme.
Puerto Princesa adı Dünya’ya nam salmış olsa da, kendi küçük ve sevimli bir şehir, hava alanı’da aynı şekilde küçük ve mütevazi. Kaldığım hostel hava alanına yakın olduğu için yürümeye başladım, yolda Filipinli bir çocukla denk geldik ve sohbet etmeye başladık. Nereli olduğumu, nerelere gittiğimi ve gideceğimi merakla ve bozuk bir İngilizce ile bana sordu. Kendisi motorsiklet tamircisi imiş ve hava alanı yakınında bir depoları varmış, bende hava alanına doğru gidiyorum diyerek bana giriş kapısına kadar bana eşlik etti.
Puerto Princesa International Airport
Hava alanına x-ray’den hızlı bir giriş, boarding pass elimizde ve hava alanında biraz bekleyişin ardından uçağın içindeyim. Air Asia genelde rötar yapar ama buradan tam vaktinde kalkması beni mutlu etmişti… Air Asia’dan kısaca bahsedeyim, bizim Pegasus’un Asya versiyonu desem yalan olmaz, herhangi bir ikram yok, genelde rötar var ama fiyatları diğerlerine göre biraz daha uygun.
Cebu, Manila’dan sonra Filipinler’deki ikinci büyük şehir. Hava alanı’da gayet büyük ve güzel. Bir saatlik uçuş ardından sonunda Cebu’dayım. Burada Baba tavsiyesi devreye girecek. Ailem’de benim gibi gezgin olduğu için gittiğim şehir ve Ülkelere genelde benden önce gitmiş oluyorlar. Cebu babamın daha önce uğradığı şehirler arasında ve hava alanından merkez’e ulaşım önerisi Otobüs.
Hava alanından kapıdan çıktığım gibi taksici ve motosikletçiler tarafından bir abluka içerisine alındım 500 pesos’tan 200 pesos’a kadar fiyat verdiler, tabi nereye gideceğimi sormadan verilen fiyatlar… Yani sizi kapsınlar, sonra nasıl dolandıracaklarına bakacaklar. Kendimden emin şekilde direk otobüs tabelalarını takip ederek, bilet gişesine kadar geldim. Gişe’den bir bilet aldım, 20 pesos dediler, bileti elime alınca üzerinde 25 pesos yazdığını gördüm ve gişeci bayana burada 25 yazıyor dedim, gülümsedi ve 5 pesos daha verdim.
25 Pesos’luk otobüs biletim…
Filipinlilerin en sevdiğim huylarından biri otobüs kuyruğunda sabırlı bir şekilde tek sıra beklemeleri, bizdeki itişme durumu yok, herkes sırasını bekliyor. İlerleyen zamanda şehirler arasında otobüs yolculuğumdan da bahsedeceğim. Filipinler’de Avrupalı otobüs markalarını (Mercedes, Volvo) gibi sadece hava alanı taşımacılığında görebiliyorsunuz. Bunun dışında bu markaları görebilmek imkansız diyebilirim.
Cebu City Airport to SM Mall Bus
Otobüsün içi bu şekilde, tek durağı var. Yolda inmek isterseniz istisna yapıp duruyorlar. Otobüs sizi hava alanından alıyor ve şehrin en büyük alışveriş merkezi SM Mall yakınlarında bir yere bırakıyor. SM Mall önü ise Jeepney transfer noktası gibi, Şehrin hemen her noktasına Jeepney’ler buradan kalkıyor. Saat benim için erken ve hava alanından kendimi de merkez bir konuma atmış durumdayım, navigasyon’a göre önümde yaklaşık olarak 5-6 kilometrelik düz ve dik bir yol var ve yürümeye başlıyorum.
Cebu Sokakları…
Akşam üstü saati ve tam merkez konumda olmak… Bu iş Mecidiyeköy meydanında yürümekten daha kötü diyebilirim… Yürüdükçe hava karardı, trafik o kadar kalabalık ki, yürümek daha mantıklı. Manila’da görmediğim bir şey ise burada motosiklet ile ulaşım çok yaygın, taksi yerine bu sıkışıklıkta motosiklet tercih ediliyor. Bir buçuk saat kadar yürüdükten sonra kalacağım yere yaklaşıyorum ama biraz paraya ihtiyacım var. Yurt dışında para çekiyorsanız banka’ya göre değişen fiyatlarla komisyon ödüyorsunuz, bu nedenle 1000 pesos çekeceğinize 10.000 pesos çekmek zorunda kalıyorsunuz, yoksa her 1000 pesos’a 250 pesos komisyon ödemek zorundasınız.
Asia united bank komisyon olarak diğerlerine göre biraz daha iyi…
Akşam üstü saat 7 gibi hava karanlık, bankaların önlerinde bekleyen kalabalık var. 10.000 Pesos çekince oradan bir güvenlik yanıma gelip, dikkatli olmam konusunda beni uyardı. Sizin için çok büyük bir para olmayabilir ama bazı insanlar için yüksek bir miktar, paranızı hemen cüzdanınıza koyun dedi. Bende paraları çantaya koydum, hemen caddenin karşısına geçtim ve ana caddenin bir arka sokağında olan hostel’e ulaştım.
8th Street Guesthouse
Kaldığım hostel’in adı 8th Street Guesthouse. parayı peşin olarak ödedim, kalabalık bir oda beklerken, sadece 1 ranza bulunan, klimalı bir oda verdiler. Ranza boştu istediğin yerde kalabilirsin oda senindir dediler, fiyatı oldukça uygundu ve içeride klima vardı. Klima biraz eski ama iyi çalışıyordu, biraz serinledikten sonra yürüşe çıkıp, yemek yedikten sonra biraz dinlenme düşüncesindeyim.
8th Street Guesthouse, Cebu City…
Odamın eski kliması bu şekilde
, beni biraz serinletmesinden sonra kendimi yine sokaklara atıyorum. Bu sefer çantalar yok ve bu güzel bir durum…
The Church of Christ of Latter Day Saints Temple, Cebu City
Sokağa çıkıp biraz yürüyünce, böyle bir tapınak gördüm. Biraz araştırdım ve LDS Kilisesi’nin tapınaklarından olduğu gördüm, oldukça büyük bir alana kurulmuş, çok eski olmayan güzel bir yapı, ben sadece önünden geçmekle yetindim. Yorulmadın mı? diyen yok galiba… Yürüdük, bekledik, uçtuk, gezdik ve elbette yorulduk, yorulmayı bırakın açlıktan ölmek üzereyim…
Gözüme bir MC kestirip, bir Big Mac yeme zamanı hemde hem büyüğünden… Kaldığım hostel bir alışveriş merkezine çok yakın bir konumda, orada bir MC buldum ve sipariş kuyruğuna girdim, genç bir MC yetkilisi gelip ne sipariş edeceğimi sordu. Hi bro, I’m so hungry and I want a Big Mac, Big Fries and Big Coke ! Söylediklerimi kağıt bir sayfaya yazan çocuk bunu kasiyere vermemi söyledi. Sanırım girdiğim sıradaki kasiyer, muhtemelen İngilizce bilmiyordu ve bir kağıt ile gülümseyerek sipariş verdim. İşte dostlar, böyle yürüdük, uçtuk, kaçtık ve yemek yedik… Bundan sonra ki, macera dolu yazımız Cebu City hakkında olacak… Tüm dostlara sevgilerimle…
Göksel Baştürk | 2018